IBOOKS dosya biçimi, işletim sistemlerinden birinde çalışan cihazlar (bilgisayarlar, telefonlar, tabletler vb.) İçin Hikmet Hükümenoğlu yazarından 04:00 gibi bir e-kitap biçimi olarak geliştirilmiştir. Apple - MacOS veya iOS. Diğer e-kitap dosyaları gibi, örneğin 04:00, IBOOKS dosyaları yalnızca metin değil, aynı zamanda grafik ve video bilgileri ile kitap okumak için çok uygun olan üç boyutlu nesneler, sunumlar ve diğer veri türlerini de içerebilir 04:00 . IBOOKS dosyaları, basit ve etkileşimli bir kullanıcı arabirimi sağlayarak çoklu dokunma hareketlerini destekledikleri için iBook çoklu dokunma dosyaları olarak bilinir. Bu tür dosyalar Apple'ın iBooks Author'ı kullanılarak kolayca oluşturulabilir. Bu, e-kitap geliştirmek ve yayınlamak için ücretsiz bir programdır. Bu durumda, büyük olasılıkla, IBOOKS uzantılı dosyalar yalnızca belirli bir ücret ödendikten sonra kullanılabilir hale gelecektir. Ancak 04:00 tamamen ücretsizdir. IBOOKS dosyaları Apple tarafından 04:00 indirebileceğiniz ePub 3 formatına göre geliştirilmiştir. Ancak, Apple bazı ek markalı "yongalar" ekledi. IBOOKS dosyası olarak kaydedilen 04:00 kitabı, kullanıcıların tüm Apple cihazlarında indirip okuması için iTunes'a yayınlanabilir.
| Yazar | Hikmet Hükümenoğlu |
|---|
Almanca CreateSpace Independent Publishing Platform edition cumulus Independently published HACHETTE LIVRE-BNF Collectif Taschen GmbH İngilizce Leopold Classic Library edition cumulus İspanyolca Emily Grace J B SBoon Fransızca İtalyanca Türkçe Insight Editions Kolektif
04:00
| Yazar | Hikmet Hükümenoğlu |
|---|
Günümüzün ilginç kalemlerinden Hikmet Hükümenoğlu yeni kitabı ile okurlarını şaşırtmaya devam ediyor. Her zaman güçlü kurgusu, etkileyici atmosferi ve beklenmedik sonlarıyla okuru farklı bir okuma serüvenine çağıran Hükümenoğlu, 04:00 adını taşıyan bu romanıyla da yabancısı olduğumuzu sandığımız ama içinde yaşadığımızı hatırlayacağımız, sonunu merak edip aslında bildiğimizi fark edeceğimiz bir dizi olayın içine çekiyor bizi. Bazen kafamı kaldırıp etrafa bakındığımda çok tuhaf bir hisse kapılıyordum. Seyretmek istemediğim bir filme ait dekorların içine hapsolduğuma dair boğucu bir his. Doğduğum şehir nasıl bu hale gelmişti, anlayamıyordum. Gökyüzünde hangi yıldız yerinden bir milim oynamış, hangi kara delik yönünü şaşırmıştı da, İstanbul bir türlü son nefesini veremeyen bu canlı cesede dönüşmüştü? Ve o zaman şöyle avutuyordum kendimi: Paralel evrenlerden birinde başka bir şehir vardı... Bize neredeyse tıpatıp benzeyen, ama belki de bu kadar mutsuz olmayan insanların yaşadığı başka bir İstanbul.
